Her Şey Yolunda Mı?
Servise başlamadan önce son tüpü de arabasına yerleştirdi ve sürücü koltuğuna oturdu. Tüplerin her biri birinden ağırdı. Gün başlamadan, arabaya tüpleri yüklerken yorulmuştu, ayrıca her bir tüp, tek tek evlerin mutfağına kadar gidecekti. Ne güzel bir hayat ev hanımları için, “2246’ya bir tüp lütfen” deniliyor, yarım saate kadar tüp ayaklarına kadar geliyor ve mutfaklarının ortasına kadar taşınıyordu. Karşılığında bir “teşekkür ederim” cümlesini bile duyamıyorlardı. Üstelik “Nerde kaldınız? Ocakta yemeğim yarım kaldı” diye azarlanıyorlardı.
Motoru çalıştırdı ve harekete geçti Kemal. Yola çıkmadan önce bir liste verilmişti kendisine, listenin en başında bulunan müşteriye doğru yola çıktı. Süleyman Bey, listenin en başında bulunan isim. Otuzlu yaşlarda, yuvarlak yüzlü, siyah saçlı, neşeli, sevimli bir insan. Yalnız yaşayan biri, mühendis, normalde yoğun bir hayatı vardır. Bu saatte tüp istediğine göre, bugün çalışmıyor herhalde dedi kendi kendine Kemal. Kapıya geldiğinde, her zamanki gibi güleç yüzüyle karşıladı Süleyman Bey, Kemal’i.
– Merhaba
– Merhaba Süleyman Bey
– Hızlısın
– İş abi, beklemez?
– Teşekkür ederim, kolay gelsin.
– İyi günler abi
Kemal listeye bakarak tüp dağıtmaya devam ediyordu. Sırada Ayşe Hanım var, sonra Naciye Hanım, sonra Mehmet Bey, sonra? Liste devam ediyor.
Kapıya geldi ve zili çaldı, kapı açılmadı. Kemal, evde olmadığını düşünmedi, çünkü Zeliha Hanım yaşlı ve yalnız yaşayan bir kadın, bu saatte bir yere gitmiş olamaz, ağır hareket eden bir kadın, sanırım yavaşça kapıya doğru geliyor dedi kendi kendine. Kapı açıldı.
– Hoş geldin evladım
– Hoş bulduk teyze
– Şöyle bırak yavrum
– Tamam, sen bana bırak teyze, ben her şeyi halledeceğim.
– Kemal, Zeliha Hanımın tüpünü ocağa bağladı ve hazır hale getirdi.
– Teyze, tamamdır.
– Neyin var yavrum? Biraz durgunsun bugün.
– Bir şey yok teyze, iş, güç, yorgunluk.
Kemal dağıtıma kaldığı yerden devam etti. Gün sonunda ofise uğradı ve mesainin bitiminde evine giderek, güzel karısının yaptığı leziz yemekleri yedi. Günün geri kalanını ise günün yorgunluğunu üzerinden atmak için dinlenerek geçirdi, her zaman olduğu gibi. Yarın yeni bir gün, yine dağıtım, ertesi gün yine, yeni bir gün, yine dağıtım?
Telefonun sesi gün boyunca hiç susmuyor, yine telefon çalıyor. Ayşe, telefonla aldığı siparişleri telsizle anons ederek, ilgili bölgeye en yakın servis aracının siparişteki adrese yönlenmesini sağlıyor. Bir gün, babacan, cana yakın ve Kemal?in de çok sevdiği insan olan şirketin sahibi Osman Bey, Ayşe’ye Kemal’i soruyor.
– Kemal servise çıktı mı Ayşe?
– “Hayır” diyor Ayşe,
– Kemal henüz gelmedi.
Kemal’in mesaiye geç kalmasına şaşırıyor Osman Bey. Mesai başlangıcına sadık olan ve gecikeceği zaman mutlaka haber veren Kemal, haber vermedi. Tüm servis araçları servise çıktı. Tüp dağıtımı başladı, Kemal’in servis aracı hariç. En çalışkan, en başarılı servis elemanı olan Kemal işe geç kaldı. Fakat zaman hızla ilerliyor ve Osman Bey merak ediyordu. Ayşe’ye Kemal’in ev numarasını aramasını söyledi. Ayşe numarayı çevirdi. Telefon çalmaya başladı. Telefon çalıyor fakat cevap veren olmuyordu. Artık daha fazla merak etmeye başladılar. Kemal’in cep telefonu da kapalı ya da kapsama alanı dışında anonsu veriyordu. Bir süre daha bekleme kararı aldılar.
Zaman geçiyor fakat hiçbir haber alınamıyordu Kemal’den. Kemal nerede? Neden mesaiye gelmedi? Ev telefonu neden cevap vermiyor? Eşi nerede? Cep telefonu neden kapalı? Sorular, sorular, sorular? Gün bitiyor.
Mesai başladı, tüm araçlar tüp servisine başladılar, yine Kemal’in servis aracı hariç. Telefon çalıyor. Ayşe telefonu kaldırdı ve siparişi almaya hazırlandı. Arayan sipariş vermek için aramamıştı. Osman Bey’e seslendi.
– Osman Bey, müsait misiniz? Karakoldan arıyorlar.
– Karakoldan mı?
Karakoldan arayan polis memuru Kemal’i sordu. Osman Bey’in merakı daha da çok arttı. İfade almak için Osman Bey’i karakola çağırdılar. Ne ifadesi? Ne için? Kemal nerede?
Evde ağır bir koku, sandalyeler ters dönmüş. Mutfakta, oturma odasında kırık tabaklar, bardaklar yerlerde. Yatak odasında dolap kapakları kırılmış, tül yırtılmış, savaş manzarası. Halıda, duvarda kırmızı renk lekeler. Kan, ceset.
Osman Bey karakolda bunları öğreniyor, Kemal?in evinde bulunan manzara. Karısı Candan evde öldürülmüş bulunuyor. Öldürülmüş olduğunu, polis memuru söylüyor. Yapılan inceleme, kadının öldürüldüğüne işaret ediyor. Verdiği ifade sonrası, ofise geri dönüyor Osman Bey.
Ne demek bunlar? Candan neden öldürülsün? Kim öldürsün? Kemal nerede? Karısının öldürüldüğünü biliyor mu? Katili mi arıyor? Polise neden haber vermiyor?
Kemal’den haber alınamıyor, Osman Bey eli kolu bağlı, ne yapacağını bilemiyor. Oğlu gibi sevdiği adama yardım edemiyor. Kızgınlık, çaresizlik.
Polis cinayeti işleyen kişiyi arıyor. Olay yerine parmak izi araştırması yapılıyor.
– Osman Bey, telefon size, Kemal arıyor.
– Kemal mi?
– Osman Bey telefonu eline alıyor.
– Kemal, oğlum, nerdesin? Nasılsın? Çok meraklandık.
Abi ne olur sadece dinle, anlatacağım ama hiç bir şey sorma. Günlerdir seziyordum, bir şeyler yolunda gitmiyordu. Candan benden kaçıyordu, ilişkimiz kötüye gitmeye başlamıştı. Ben de hatalıydım, O’nu biraz ihmal ettim son zamanlarda. Hayat, iş güç ama bu, bana bu acıyı çektirmesini gerektirmiyordu ki. O’na yetersiz olduğum zamanlar oldu, O’nun da bana yetersiz olduğu zamanlar oldu. Ben düşünmedim başka birini, çünkü Candan’ı çok seviyorum abi.
Ses tonundan ağladığı anlaşılıyordu.
– O’na çocuk veremedim, hata bendeydi. Hayat işte abi, olmadı, çocuğumuzun olamayacağını öğrendik. Candan’dan çok ben üzüldüm bu olaya, O’nu anne yapamayacağım diye, yavrusunu kucağına alamayacak diye. Ama abi, ben ne yapabilirdim, elimden ne gelebilirdi ki. Evlat edinelim dedim, istemedi. Söyle abi, ne yapabilirdim. Ben bu şekilde kahrolurken, O’na deli gibi âşıkken, O ne yaptı? Beni aldattı abi. O’nu başka bir adamın koynunda görünce, başımdan aşağıya kaynar sular boşaldı. Ben, ben olmaktan çıktım, gözüm döndü adeta. Ve O’nu öldürdüm. Candan öldü abi, ben öldürdüm, canımdan çok sevdiğim kadını ben öldürdüm. Tek varlığım, yaşama nedenim öldü. Katili de ben. Şimdi ben ne yapacağım ha! Ne yapacağım abi. Yaşama nedeni olmayan insan, yaşayabilir mi? Karısını mutlu edememiş bir koca nasıl kocadır? Ya aldatılan koca nasıl anılır? Nasıl? Osman abi, hakkını helal et.
– Kemal! Kemal!
Telefondan bir el silah sesi geliyor.
Erhan