Radyo Yarışması
Fazla zamanı yoktu, sorulan soruya cevap vermesi gerekiyordu. Cevap ne kadar hızlı ve doğru olursa, hediyeyi kazanma şansı o kadar fazla olacaktı. Heyecanlanmış, eli ayağı titriyordu. Sanki dünyanın kaderini değiştirecek bir olaydı bu, sanki vereceği cevap, insanoğlunun yok olmasını engelleyecekti ya da herhangi bir felaketi önleyecek nitelikteydi. Elbette bu kadar önemli değildi. Ama O’nun dünyası için çok heyecan vericiydi. Vereceği cevap, sadece bir yerel radyonun düzenlediği, telefonla yarışmacı olunan bir yarışma programı içindi. Soruyu bilmesi ile alacağı hediye ise ünlü bir pop şarkıcısının albümü idi. “Verilecek hediyenin ne olduğu önemli değil, önemli olan yarışmaya katılmaktı” denilse de, önemli olan bir başarı elde etmekti. Başarının ödülü ise ikinci derece önemliydi. Küçük başarılar, küçük mutluluklar tatmin edebiliyordu onu.
Ergenlik yaşında olması, hayattaki istek ve beklentilerinin büyük olmaması, aile olarak bulundukları sosyal durum nedendi belki de bu küçük mutluluklara. Belki de kendini ispat edecek bir olaydı bu gözünde. Kendini ezik ve başkalarının gölgesinde hissetmesi olabilirdi nedeni. Çünkü ailesinin gözünde hiç büyümemiş, hep çocuk kalmıştı. O yapamaz, edemezdi. Kendini ispat etmeye çalışıyordu belki de. Kimseye değil, sadece kendine.
Yaşanan o kadar heyecan ve titreme sonucunda ne olmuş olabilir? Albüm kazanmak çok önemli bir sonuç olabilir mi? Başkaları için önemsiz olabilir ama O’nun için çok önemliydi. Fakat kazanamadı. O kadar heyecanlanmıştı ki, soruyu cevaplayabilmesi mümkün değildi. O dakikada, o saniyede aklına bir şey gelmiyordu. Yarışmayı kaybetmiş, telefonu kapatmıştı. Üzgün değildi, belki kazansa daha mutlu olacaktı fakat mutluydu, biraz olsun kabuğundan çıkmış, kendine güveni gelmişti. Mutluydu, bu mutluluk kaç dakika sürecek, kaç saat sürecek bilmiyordu. Sadece şunu biliyordu, küçük de olsa mutluluk peşinde koşacaktı.
Erhan